Ece Deniz
İSTANBUL – Günübirlik ev kiralamaya ilişkin yasal düzenlemede sona gelindi. Konutların turizm amacıyla Airbnb uygulaması üzerinden kiralanması hakkındaki yasal düzenleme geçtiğimiz gün TBMM’ye sunuldu. Kanun teklifi, günübirlik kiralama işlemi yapılacak konutlara Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınmış turizm ruhsatı ve yangın merdiveni zorunluluğu getiriyor. Belgelerini tamamlayan ve ruhsatını alan kişilerin kiralama yaptıkları konuta turizm levhası asması da bekleniyor. Ayrıca apartmanda yer alan dairesini veya dairedeki bir odasını turizm amaçlı kiraya verecek konut sahiplerinin komşularından izin alması da şart koşuluyor.
Evlerini ve odalarını kiraya verip uygulama sayesinde ek gelir elden edenler de kiralama işini profesyonel olarak yapanlar da düzenlemeye tepkili. Şartları sağlamadığı halde konutunu veya odasını kiraya verenleri ise 1 milyon TL’lik cezalar bekliyor.
Sevgilisi ile birlikte Kadıköy’de yaşayan, ev kirasına katkı amacıyla evinin bir odasını kiraya veren İstanbul Üniversitesi öğrencisi Zeynep, yaptırımların tümünün uygulanmasının gerçekçi olmadığını düşünüyor:
“Konut kiraları yüksek olduğu için, ikamet ettiğimiz Kadıköy bölgesinde kiramıza destek olması adına odamızı kiralıyoruz. Elde ettiğimiz gelir kiramızın bir kısmını karşılıyor. Ben, söz konusu yaptırımların bizden daha büyük işletmelere, dairesini ve evinin tamamını kiralayanlara uygulanacağını düşünüyorum. Zaten Türkiye’de yangın merdiveni şartını sağlayan kaç tane konut bulunuyor ki. Komşular ise daha fazla aidat ödenmesi veya apartman giderlerinin karşılanması durumunda bence duruma göz yumabilirler. Ama giderlerin gelirlerden fazla olması durumunda ben de odamı kiralayamam. Amacım sadece yüksek kiralarla mücadele edebilmek.”
‘HİÇ KİMSE BU İŞİ YAPAMASIN DİYE KONULMUŞ BİR CEZA’
Konut kiralama işini profesyonel olarak yıllardır yapan ve Kadıköy’deki dairelerini kiralayan Ali ise söz konusu mevzuatın tamamen kiralama işi yapanları zora koştuğunu, bunun özel hayata bir müdahale olduğunu dile getiriyor. Düzenlemenin bir yasaklama olduğunu savunan Ali sözlerine şöyle devam ediyor:
“Düzenlemede bizlere şart koşulan üç maddeden ikisine uymak imkânsız. Birincisi yangın merdiveni şartı, 2008 öncesi yapılmış hiçbir konut yangın merdiveni şartını sağlayamaz. Ayrıca itfaiye yönetmeliğine göre tüm binada yangın dedektörleri, bütün daire kapılarını otomatik kapatan hidrolik mekanizmalar ve bina içerisinde de ana merdiveni, daire giriş kapılarından ayıran yangın kapıları olmak zorunda. Hiçbir konut, bahsi geçen koşullara uymuyor çünkü konutlar otel yönetmeliğine göre değil, konutlar için belirlenmiş imar yönetmeliği uyarınca inşa ediliyor.
İkinci şart ise diğer daire sahiplerinden muvafakatname alınması, hiçbir daire sahibi buna izin vermez. Bunlarla beraber eğer evini kiralayacak kişi konulan şartlara uymazsa verilecek ceza çok anormal bir rakam; 1 milyon TL. Bu para cezası hiç kimse bu işi yapmayı göze alamasın diye konulmuş.”
‘DÜZENLEME TURİST SAYISINI DÜŞÜRECEK’
Ali, kendisinin bir turizm ruhsatına sahip olduğunu söylüyor. Fakat Kadıköy’de, birçok arkadaşının ruhsatsız olarak evlerini, odalarını kiraya verdiklerini belirtiyor. Çünkü çevresindeki birçok insanın aldığı maaşla kirasını ödeyebilmesinin imkânı yok:
“Yeni mevzuat evini günübirlik kiralayan kişilere ve uygulamadan faydalananlara da lokal olarak zarar verecek. Örneğin Kadıköy’de mevcut Airbnb işletmelerinin kalitesine yaklaşabilecek otel odası sayısı maksimum 200’dür. Bu durumda Kadıköy’deki Avrupalı turist sayısı düşecek ve lokal işletmelerin cirolarında da ciddi kayıplar olacak. Süreç beni ruhsatım nedeniyle çok zorlamayacak ama küçük çevremde bu değişiklikten etkilenecek, büyük geçim sıkıntısı çekecek insanlarla beraber yaşıyorum ve bu durum beni çok mutsuz ediyor. Ülkede her alanda kapanan kapılara bir yenisini daha ekleyen anlayışı reddediyorum.”
‘DÜŞÜK GELİRLİ DÜŞMANLIĞI’
Ankara Çankaya’da ikamet eden hayatını freelance/serbest çalışarak sürdüren Rabia ise kredi borcunu ödeyebilmek için odasını kiraya vermeye başladığını söylüyor. Rabia komşulara sormak gibi bir şartın beraberinde bir gözetleme mekanizması getirdiğini vurguluyor:
“Komşulara sormak gibi bir mecburiyet makul gelmiyor. Senelerce yurtdışında yaşadım. Evimin içinde ne olup bittiği, kaç misafir ağırladığım kimsenin umurunda olmadı. Komşulara haber vermem gereken tek durum partilerdi. Özel alanımın hem devlet hem de komşularımın denetimi ve gözetimi altında olması benim için bir hak ihlalidir.
Ayrıca basit bir vergi düzenlemesi için tabela asmak gibi uygulamalara gidilmemeli. Bunlar istenirse çok kolay düzenlenebilecek şeyler. Ama bahsedilen yükümlülükler meselenin yalnızca vergiyle ilgili olmadığını düşündürüyor. Yokuşa sürüldüğünü düşünüyorum.
İşletme olanlar çalışmaya devam edecek ama odasını geceliği 300 liraya kiraya verenler devam edemeyecek. Kendi adıma uygulama düşük gelirli düşmanlığı.”
Rabia eğer yeterli geliri olsa kiralama işini kesinlikle yapmayacağını da belirtiyor.
‘OTEL SAHİPLERİ PASTAYI BÖLÜŞMEK İSTEMİYOR’
Yıllardır Airbnb yapan Ali ise son olarak şunları ifade ediyor:
“Otel sahipleri, pastayı bu tip küçük işletme ve bireyler ile paylaşmak istemediği için ortaya konmuş bir kanun. Zaten dev otel zincirleri olan bir turizm bakanından başka bir kanun çıkarmasını bekleyemezdik. Böyle kanunlar vatandaşın devletle olan ilişkisine zarar veriyor. Devlet bir kesimi ayrıcalıklı kılıyor ve bir kesimi açlığa mahkûm ediyor. Gelirleri, geliri çok olanın kasasında toplayarak sadece alacağı vergiyi maksimize etmeye çalışıyor.”